Aşksız Hayat için bilimsel bakış

Aşksız Hayat için bilimsel bakış

Ocak 14, 2019 0 Yazar: SoranWeb

Bilim insanlarına aşksız hayat oldukça tehlikeli olabiliyor. Bilimadamları şimdilerde aşksız insanın yaşamasının zor olduğunu söylüyor.

Neden aşık oluruz? Bilim dünyası ancak 1980’li yıllardan itibaren bu soruların yanıtını aramayı akıl edebilmiş. Psikologlar, nörologlar ve sosyologlar aşka dair ilginç cevaplara ulaşmış!

HORMONAL KAOSLA BAŞLIYOR!!

Hintli bilim adamı Krishna Seshadri’ye aşkı şu şekilde tanımlıyor, nöropeptit ve nörotransmitterlerin karışımından oluşan bir “kokteyl” niteliğinde. Seshadri, bu kokteylin farklı aşmalar katederek beynin pek çok bölgesini aktif hale getirdiğini, bu esnada vücudun adeta bir hormon patlamasını kapıldığını söylüyor.

AŞK STRESİ ARTIRIYOR MU?

Eğer tam aradığımızı bulmuşsak ve bizim için o insan vazgeçilmezse hormonlarımız devreye girer ve durum karşısında genelde elimiz kolumuz bağlıdır. Nörobiyolojik açıdan bakıldığında vücudumuzda tam bir “olağanüstü hâl” vardır. Buna “olumlu stres durumu” da demek mümkündür. Seshadri’ye göre “stres hormonu” olarak da bilinen kortizol seviyesi, aşıklar ve aşk için büyük öneme sahip. Kortizol seviyesi arttıkça çiftler arasındaki tutku yüklü etkileşim de artıyor ve özlem duygusu da artıyor.

Aşık, beynimizde uyuşturucu madde etkisinde kalmakla eş değer bir tepkimeye neden oluyor. Her iki durumda da beynin ödüllendirme sistemi oldukça iyi çalışıyor. Pek çok duygu aşkla birlikte yok oluyor veya azalıyor. Korkular azalıyor, haz alma duygusu artıyor ve depresif duygular tümüyle yok oluyor. Ayrıca muhakeme yeteneğimiz ise neredeyse tümüyle devre dışı kalıyor.

Duygusal etkileşim, cinsel güdüleri de tetikliyor. Aşkla birlikte erkeklerde testosteron ve kadınlarda östrojen hormonlarının salınımı bariz şekilde artıyor.

SEVGİYE GEÇİŞİN ŞİFRESİ: OKSİTOSİN

Bilim insanları aşkın ne kadar sürdüğü konusunda hemfikir değil. Ancak kesin olan şu ki, er ya da geç aşkın da sonu geliyor. Aşksız hayat yerini zamanla sevgiye bırakıyor.









Bilimsel açıdan bakıldığında, aşkın sevgiye evrilmesinin baş sorumlusu oksitosin hormonu. Oksitosin aslında “Bağlılık hormonu” olarak da bilinmekte, bu hormon aşk bittiğinde aşksız hayat için yeni bir yaşama uyumu kolaylaştırıyor. Aşk bittiğinde çiftlerin birbirine bağlanmasını kolaylaştırıyor…

AŞK MANTIĞI YENİYOR MU?

Evrim psikoloğu David Buss, “Karşılıklı sorumlulukları yerine getirmeye, çocuk sahibi olmaya ve tavizler vererek partneriyle ortak bir yaşam kurmaya karar veren iki insanı birbirine bağlıyor.” Diyerek aşkın evrimde temel var olma mantığının insanları birbirine bağlamak olduğunu söylüyor.

David Buss, sözlerine şu şekilde devam ediyor.

“Koşulsuz aşk, sadece romantik bir tasavvurdan ibaret değil. Ailenin varlığını sürdürebilmesinde hayatî öneme sahip bir yapı taşı. Her iki partnerin, sürekli olarak aldatılma endişesi taşıyıp teyakkuz durumunda kalmasını engelleyen koruyucu bir unsur.”

David Buss aşkın en önemli özeliğinin mantığı devre dışı bırakması olduğunu eğer işin içine mantık girerse eşlerin başka eşler bulabileceğini söylüyor kısaca yani bilim adamı David Buss, aşkın evrim için vazgeçilmez olduğunu aşksız hayat olamayacağını söylüyor!



AŞKSIZ HAYAT

David Buss biten ilişkiler için :”Bu, çok sert ve acı veren bir düşüş olabilir” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Aşk acısı, bir insanın yaşayabileceği en kötü deneyimlerin başında geliyor. Bundan daha büyük bir kedere, ancak çocuğunu kaybetmek gibi trajik bir olay neden olabiliyor.”

David Buss’a göre aşkların bitmesi çok büyük acılar verse de yalnızlığın verdiği boşluk ve acı yeni aşklara yelken açmamıza neden oluyor. Bu sebeple aşk hayatamızın bir parçası ve aşksız hayat mümkün değil. İnsan bu sebeple sürekli aşık oluyor.

Bakınız : aşkın tanımı nedir?